FIKRA

Çiğne!!

 

Fadime nine bir gün eczaneye giderek:
- Pana pel agrısu için ilaç ver da!!.
- Tamam nine. Bu hapları sabah akşam günde iki kez bir hafta çiğne.
- Tamam...
Bir hafta sonra Fadime nine eczaneye geri gelir:
- Pelume hiçbir faydası olmadı da!!. Bi de üstüne üstlük çiğnemekten pacaklarım ağrıdı!..

Böğrüne böğrüne basmak!!
Yukarıdaki Çiğne fıkrasının benzerini bu seçimde sandık başkanı olarak görevli arkadaşım da tanık olmuş.

Çiçeği burnunda yeni evli çift sandığa birlikte gelir, erkek oyunu içeride kullanıp vatandaşlık görevini yerine getirdikten sonra sıra bayana gelir.
Bayan eşini göstererek:
- Birlikte oy kullanabilir miyiz? der.
Sandık başkanı arkadaş:
- Olmaz hanımefendi!! Siz çok gençsiniz, tek kullanabilirsiniz!!
Bayan itiraz eder:
- Ama ben oy kullanmayı bilmiyorum ki!!
Bunun üzerine arkadaş oy pusulası ve zarfı alarak :
- Ben size içerde anlatırım, der ve içeri alır..
İçerde oy pusulasını göstererek:
- Hangi partiye oy kullanacaksanız o partinin altındaki daireye bu mühürle basacaksın!!der ve diğer zarflarını almak üzere dışarı çıkar.
Döndüğünde gözlerine inanamaz. Genç bayan oy pusulasını yere sermiş, basmakla meşgul..

Dava
Temel bir gün avukatını arar.. Dursun’la arasında bir olayın yaşandığını anlatır...

Avukat sevinçli, Temel’e:
- Temelciğim, yüzde yüz haklısın. Hemen Dursun’a dava açalım, büyük tazminat alırız...
Temel sinirli:
- Yok, fazgectum, acmayalum...
Avukat şaşkın:
- Neden?
Temel:
- Pen olayi Dursin’in tarafundan anlatmişitum da!!...


 
 


Görülmekte olan bir tecavüz davasında hakim mağdure bayanı dinlemektedir.
- Kızım anlat bakalım olayı tüm ayrıntılarıyla, nasıl oldu?
Mağdur bayan olayı anlatmakta fakat bazı kısımları utanarak üstünkörü geçmektedir.
Bunun üzerine Hâkim;
- Kızım mahkemede ayıp olmaz, nasıl oldu ise aynen anlat!!
Bunun üzerine bayan,( yine olabildiğince kibar!)
-Beni ıssız bir yere götürdü, daha sonra cinsel organını vajinama soktu, der.
Hâkim olayı dinledikten sonra tutanağa geçirtmek için yazdırmaya başlar.
- Sanık, mağduru ıssız bir yere götürerek, cinsellik organını... der ve mağdur bayana döner;
- Neydi kızım senin (......) şeyinin adı?


 

 

 

Becermek!!

 


Orkestra gecelik programına başlarken şef, sanatçıyı yanına çağırdı:
- Dinle! Bu gece yine April in Paris'le başlayacağız. İlk iki mezuru iki nota geriden izleyeceksin, sonraki sekiz mezurda nedeni anlaşılmaz bir hızla 6 nota öne geçeceksin.Orkestra seni yakalamaya çalışırken sen birden allegroya geçip son iki mezurda şarkı sözlerini yutarak ''Na ,na,naa'' falan diyerek parçayı bitireceksin!. Tamam mı?
Sanatçı:
- Durun bir dakika!! diyerek itiraz etti ve:
- Prova yapmadan böyle bir şeyi beceremem ki!!
Şef gayet sakin:
- Neden?!? İki haftadır her gece inatla pekala beceriyorsun ya!!!..


 

 

 

..

Ben Bu Köşeyi Severim(i)m

 

Mimler başlayınca bitmiyor.. Bu gün tüm mimlere karşılık vereceğim, oyun bozanlık etmek olmaz..İlk Mim “Ben Bu Köşeyi Severim. Ben bu köşeyi dönerim gibiJ) Sevgili arkadaşım İçimden Geldiği Gibi’den.. Bu arada görmemişim ayrıca özür dilerim arkadaşımdan…

Efendim bizde öyle salon denilen yer umuma açık olmuştur.. Orası misafirler için deyip üzeri falan örtülmüyor.. Ayrıca bizler zaten misafir değimliyiz bu fani dünya’ya.. Benimde evde, hem de salonda bir köşem var.. Yerime evde tek gözü olan kedimiz namı diğer “Çakıl Hanım,”.. Ben kalkınca anında damlıyor. Bu konuda hafiften bir dalaşma var aramızda.. Üzerine oturmaya kalkınca çemkiriyor.(Aslına bakarsanız Kedilerin bu özelliğine bayılıyorum.. Öyle isteyince oynamaz, çağırınca gelmez.. Başına buyruklar, kendisi isterse yaklaşıyor..) Evdeki otoritenin kırılma noktası sanırım burası.. Hınzır kediye otorite kuramadım bir türlü.. Bekli de PC’yi kıskanıyor.. Çünkü interneti, TV’yi, gazeteyi, kitabı ve bilumum okul hazırlıklarını buradan, yerimde yapmaktan da ben hoşlanıyorum.. Benimkisi alışkanlık sanırım, diğer taraflar tersime geliyor.. Arada bu duruma eşim de kızmıyor değil hani!! Hep aynı koltuğa oturuyorsun be adam!! Diğerlerinden önce eskidi farkında mısın?! gibi.. Biz eskiyoruz yahu koltuk dediğin nedir ki? Benimkisi bir tür alışkanlık işte..
Bende bu mimi, beni mimleyenlere göndereyim. Onlar kim mi?
Laguer

Hayat Denilen Bir Masaldır
 
Sevgi ve saygılarımla...

 

 

Mim...

 

 Değerli blog arkadaşım Hayat Denilen Bir Masaldır, Mustafa Hocam beni 10 soruda terletecek bir mim ile görevlendirmişti.... Bu sorular gerçekten de zormuş..Şu ara havalar yağışlı, ılıman giderken daha fazla geciktirmeden oyunun gereğini yapalım....

Sorular mı?
1.Çocukken ......... kaçırdım.
Çocukken ben bu bloglama(günlük) işini kaçırdım!! Günlük tutmadığıma şimdi pişmanım..Aslında yazma yeteneğimin olduğuna çevremdekilerde katılır, yazmak diyelim.Kaçırdım deyince başka şeylerde geliyor aklıma ama onlar herkesin kaçırdıklarıdır herhaldeJ) Yoksa saraydan kız kaçıracak halimiz yok değil mi?!!
2.Çocukken ....... yoksundum.
Çocukken TV, Cep Telefonu, PC’den yoksundum..O zamanlar elime geçseydi gösterirdim ben onlara!! O zamanlar bizim kapının önünden geçmedilerJ) Bu arada eskiden çocuklar arasında kavga, karşılıklı kızgınlıklar olunca en büyük tehdidimiz “Sen bizim kapının önünden geçersin, o zaman görüşürüz!!dü.:))
3.Çocukken ......... yararlanmış olabilirim.
Çocukken, sokak dolusu arkadaş!! Her şeyimizi onlarla birlikte paylaştık. Dostluk, arkadaşlık, birlikte bir iş başarma duygusu.. Paylaşma duygusu, belli değil mi?
4.Çocukken ...... hayal ederdim.
Çocukken denizi hep hayal ederdim..Sporun her türlüsünü tatmıştım ama yüzme, ayrı bir yeri var. Yüzmeyi çok severdim.. Hatta ilçemizde, şehrin oldukça dışında bir havuz vardı, büyüklerimiz sevmezdi bu tür işleri ve yasaklarlardı.. Bir gün o havuzu temizledik.. Sabırsızlıkla bir hafta dolmasını beklemiştik.. Kaçak giderdik yüzmeye.. Temizlenmiş havuza girdiğimizde, yalnız olmadığımızı anlamamız uzun sürmemişti..Bir arkadaşın yılanı havada daire yapıp fırlattığını şimdi hatırladım.. O arkadaşın yerine koymuştum da kendimi, doğrusu tırsmıştım..
5.Çocukken ........ istedim.

Çocukken bir atımın olmasını çok isterdim.. Nedense atı olan arkadaşlar binmemize izin vermezlerdi, alttan alta o arkadaşlara kızar bende bisikletimi vermezdim.. O zamanlar otomobilleri bile hayal etmek çok lüks, pahalıydı..
6.Evimizde asla ...... yeterli olmadı.
Evimizde kendime ait bir odam olmamıştı. En çok bunun eksikliğini hissederdim.. Özellikle yaramazlık sonrası J) , gözden uzak olmak kısa bir sürede olsa çoğu zaman bir avantajdı..
7.Çocukken .........daha fazla ihtiyaç duyardım.
Yaz tatillerinde çocuklar aylak aylak gezmesinler diye büyükler tarafından ya küçük bir tarla kiralanır tütün ekilir yada bir esnafın yanına verilir çıraklık yapar, bir meslek öğrenilirdi. . Böyle tatil günlerinde turistler gibi değişik yerleri görmeyi, gezmeyi çok isterdim..
8.Bir daha asla.......göremeyeceğim için üzgünüm.
O çocukluk dönemlerini, oynadığımız oyunları yeniden oynama şansımız yok tabii.. Beni asıl üzenlerin başında bizim yetişmemizde, çevremizde yer alan büyükler,, Kendileri gibi yaşam biçimlerini de götürdüler sanki..Çoğu şimdi yok.. Memlekete gidince elimde olmadan bir hüzün kaplar içimi..
9.Yıllar boyunca ...... merak ettim.
Yıllar boyunca, bende büyüyecek miyim? Büyük olmak nasıl bir şey? Özellikle baba olmakJ) Bir işim bir mesleğim olacak mıydı?
10. ....... kaybımdan dolayı, kendimi suçladım.

Sigara konusunda olurdu sanırım.. Bağımlı olmak hoş değil.. Sağlığım konusunda kayıp olarak görmeme karşın halada içmeyi sürdürüyorum.. Bağımlı olmaktan ötürü kendimi suçluyorum işte..
Evveeet zorda olsa bu görevi de tamamladım..bendekiler bu kadar. Bakalım, aşağıda sıralayacağım arkadaşlar neler diyecek!! Demeseler de alınmam..


 

 

 
 

Delinin biri hastanenin içinde, elinde satır, doktoru kovalamaya başlar. Doktor önde, deli arkada, epey bir koştururlar. En sonunda deli, yorulan doktora yetişir ve bir kenara kıstırır.
Doktor:
- Ne yapacaksan hadi çabuk yap!Dayanamayacağım bu işkenceye ya!!
Deli:
- Al biraz şunu!! Şimdi de sen beni kovala!!

 

 

 
 

Karınca yaz boyunca çalışırken ağustos böceği saz çalmış, eğlenmiş.. Bilirsiniz hikayeyi. Tabi kış gelmiş, karınca sıcacık evinde afiyet içinde yaşıyorken bir gün kapısı çalmış. Bakmış kapıda ağustos böceği:
- Hah tamam şimdi!! Yaz boyunca saz çaldın, şimdi aç kaldın ve benden yemek istemeye geldin değil mi?! Saz çalacağına biraz çalışmış olsaydın böyle aç kalmazdın! Ben sana ne deyim şimdi!!
Hafifce bozulan Ağustos böceği:
- Yoo!! Komşu beni yanlış anladın. Biz yaz boyunca saz çalınca, ayıptır söylemesi biraz da para yaptık. Hatta meşhur da oldum, şimdi Avrupa turnesine çıkıyorum. Belki oralardan istediğin bir şeyler vardır diye, sormaya gelmiştim. Nedir bu tafra, bu ayak!!
Karınca şöyle bir bakmış, gerçekten de ağustos böceğinin hiç öyle aç bir hali yok. Üzerinde bir kürk, arkada da kocaman bir limuzin, önünde şoförü, onu bekliyor:
- Yok, bir şey istemiyorum. Ama dur!! Fransa'ya uğrayacaksın değil mi?
- Evet
-İyi o zaman, Paris'e gidince orada La Fontaine diye biri var, onu bul!! Ona yedi sülalesini çok sevdiğimi söyle!!

 

Dava..

 

Deprem bölgesinde yıkılan bir binanın mütahitine dava açılır. Mahkeme zamanı gelir fakat mütahit ortalıklarda yoktur. Hâkim savcıya döner:

- Ne yapalım?
Savcı: Formalite icabı bir mahkeme yapalım elbet birini tutuklarız!
Hakim: Kimi tutuklayacağız?
Savcı: Kumu tutuklayalım .....
Kum çağrılır.
Hâkim: Kum! Seni tutuklayacağız!
Kum: Beni tutuklayamazsınız benim işim sadece sıvada… Yıkıma ben neden olmadım ki!! Siz çakılı suçlayın.
Çakıl çağırılır...
Hâkim: Çakıl! Seni tutuklayacağız
Çakıl: Beni tutuklayamazsınız! Benim orda işe yaramam için çimento lazım! Asıl iş onda! Çimento çağırılır.
Hâkim: Çimento! Seni tutuklayacağız
Çimento: Benim sağlam olmam için demire ihtiyaç vardır. Asıl sorumluluk onda onu tutuklayın .
Demir çağırılır.
Hâkim: Demir! Seni tutuklayacağız!
Demir: Beni de tutuklayamazsınız!
Hâkim: Neden?
Demir: Çünkü ben olay yerinde yoktum ki...

 

 

 

itiraflar - 5

 

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 32; İl: İstanbul
Eşimle ölüm üzerine konuşuyorduk.
- Sana vasiyetim olsun, ölürsem beni memleketime göm, dedim.
Duygusal bir yanıt beklerken:
- Cenaze nakletmek kolay değildir ve masraflıdır, kusura bakma nerede ölürsen oraya gömerim!! dedi.

Cinsiyet: Kadın; Yaş:30;
İl: İstanbul
Yıllar önce dedemi doktora götürmüştük.Doktor, tahlil yapılacağı için:
- Karnınız aç mı tok mu?" diye sorduğunda şu karşılığı almıştı:
- Sağ ol evladım, gelin sabah börek yapmış, yedim, bir şey istemem!

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 24;
İl: İstanbul
Sabahları işe babamla gidiyorum. Trafikte hoşlanmadığı durumlar olduğunda arabanın içinde:
- Çekil, dur, ne yapıyorsun ya?!!diye bağırır durur. Bağırmak yerine kornaya basmasını söylediğimde;
- İnsanları rahatsız etmemek gerekir, der. Baba, farkında mısın bilmiyorum ama ben de bir insanım!

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 24;
İl: İzmir
Bir haftadır günlük tutuyorum. Şunu anladım ki boşa yazıyorum. Her günüm aynı geçiyor. İlk günü yazıp gerisini fotokopi çeksem de olurmuş. Ne kadar monoton bir hayatım varmış!

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 23; İl: İstanbul
- Yapamıyorum, beceremiyorum! Yediğim son lokmayla içeceğimin son yudumunu denk getiremiyorum. Türk değil miyim acaba?

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 36; İl: Ankara
İşten yorgun geldiğim bir akşam televizyon seyrederken kızımın dizlerine yattım. Kedi okşar gibi saçlarımla oynayan kızıma:
- Hadi bana güzel bir şey söyle, dedim.
- Anne saçlarındaki kepekler azalmış!! dedi.Pes diyorum yani pes.

Cinsiyet: Kadın; Yaş:19;
İl: Konya
Annem kendime aldığım psikoloji kitaplarını okuyup okuyup:
- Ömrüm boşa geçmiş, diye depresyona giriyor.

Cinsiyet: Erkek; Yaş:20; İl: İzmir
Ailem beni aldırmak istemiş. Doktor:
- Burada alamayız, daha iyi şartları olan bir hastaneye gitmelisiniz, demiş.
100 km. uzaktaki üniversite hastanesine gitmek bizimkilere zor gelmiş ve ben doğmuşum!

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 29;
İl: İstanbul
Henüz yerime biri alınmadığı için şu anda her iki departmanda birden aynı anda çalışıyorum. Geçen gün farkında olmadan arayan bir müşteriye:
- Kendisine aktarıyorum, diyerek diğer kattaki masama aktardım telefonu. Kişilik bölünmesi dedikleri bu olsa gerek.

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26;
İl: Çanakkale
Geri vites yerine 4. vitese takıp İnternet kafenin camından içeri giren bir baba ile fren yerine gaza basıp şarampole yuvarlanan bir annenin çocuğu olarak trafik canavarı geni taşımaktan korkuyorum.

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 40; İl: Bursa
İki yıl önce Trabzon´da bir kahvenin önünden geçerken, içeriden gelen´´Gooollllll´´ sesiyle irkilmiştim. Merak edip sorduğumda ise 13 yıl önceki, Trabzonspor´un 4–3 galibiyetiyle sonuçlanan Lyon maçını seyrettiklerini söylemişlerdi.

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 31; İl: İstanbul
Hafta sonu evde karımla birlikte “Örümcek Adam 2” filmini izliyorduk. Filmin bir sahnesinde Örümcek Adam kurtardığı sevgilisi için iki bina arasında büyük bir ağ yaptı, birlikte o ağda gökyüzünü seyrettiler. Tam da o sahnede karımın bana söylediği:
- Sen bana hiç böyle bir ağ yapmadın, cümlesinden sonra kadınları anlama çalışmalarıma bir son vermiş bulunuyorum. Duyurulur.

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 31; Ülke: Yurtdışı
Arkadaşımın 5 yaşındaki kuzeninin Ankara-Atakule´yi gördüğünde verdiği tepki:
- Bu ne kadar büyük bir mikrofooonn!!

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 19;
Ülke: ABD
5 yaşındaki kuzenim yüzünü avuçlarının içine almış hüngür hüngür ağlıyordu. Ne olduğunu sordum:
- Abla her gün ordan oraya, ordan oraya sonra oradan da tekrar buraya yaa... Bıktım
artık!, dedi. Orası neresi hala bilmiyorum.

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 19;
İl: İstanbul
Beşiktaş´ta umumi bir tuvalete anı defteri koymuşlar. Ne yazmamızı bekliyorlarsa??

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26; İl: İstanbul
Modern psikolojinin öncülerinden Sigmund Freud ´kadınlar ne ister´ sorusunu Türk
kadınlarını tanıdıktan sonra sorabilir miydi acaba? Hiç sanmıyorum! Meslekten istifa eder, kendini içkiye vurur ve Türk erkeklerinin yaşamının anlamını sorgulardı!

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 29;
İl: Adana
Dün akşam katıldığım bir düğünde gelin ile damat salona Mehter Marşı eşliğinde girdiler. Neyi fethedeceklerini merak etmedim değil doğrusu.

Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26;
Ülke: Yurtdışı
Tahtada soruyu çözerken:
- Evladım ne yapıyorsun? Sorusuna:
- İyiyim sen ne yapıyorsun" deyişimden bu yana tam 7 dönem geçti. Hocam! Ya yuvarlak hesap 10 yapıp bitirin bu inadı ya da emekli olun. Lütfen ama...

Cinsiyet: Kadın; Yaş: 35; İl: İstanbul
Bebeklerini oturma odasında bırakan kızıma biraz da çıkışarak:
- Şu çocuklarını toplar mısın,dedim.
3,5 yaşındaki kızımdan cevap gecikmedi:
- onlay senin toyunun!!
Ben mi?
Cevap bile veremedim.

Cinsiyet: Kadın; Yaş:22;
İl: Antalya
Geçen akşam kendisini kızdıran kardeşime annemin cevabını aynen aktarıyorum;
- Sus yoksa, seni tehdit ederim!
Siz hiç tehdit edilmekle tehdit edilmediyseniz henüz annemle tanışmamışınız demektir, buyrun sizi mağmaya alalım.

Cinsiyet: Kadın, Yaş:32; İl: İstanbul
Bir hastanede dünyaya gelmişim, o zamanlar hemşireler, erkek bebek müjdesini verince; daha çok para aldıklarını bildiğinden benim içinde:
- Hayırlı olsun bir oğlunuz oldu!! demiş.
Annem taaki üzerimi değiştirene kadar benim kız olduğumu fark etmemiş. Sonrası annem şokta, bütün hastaneyi ayağa kaldırmışlar.... Ne günlere geldik!!

ATATÜRK
 
SAAT
 
GOOGLE
 
GÜNÜN SÖZÜ
 
DUYURU PANOSU
 

www.e-abc.tr.gg

sitemizden bir çok link bulunmaktadır.Türkçe konuları Roman özetleri

-----www.e-abc-----

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol